Hayvanseverlerin Paris Hilton sendromu
http://www.stuff.co.nz/images/688219.jpg
Adam köpeğinin üzerine titrerdi.Öyle bir titreme ki, yanlışlıkla köpeği hakkında sempatik olmayan bir şaka ya da onu tehlikeye sokabilecek en ufak bir tedbirsizlik yapılsa yeri göğü titretirdi. Adam köpeğinin üzerine titrerdi, çünkü onu kaybederse kişisel tarihinin kül gibi dağılıp kaybolacağı korkusuyla tir tir titrerdi. Bana da bir arkadaşım anlattı. Meğer bizim titrek adam hayatı boyunca ne badireler atlatmış, ne zorluklarla boğuşmak zorunda kalmış. Evlenmiş, olaylı bir şekilde boşanmış, iş kurmuş sonra olaylı bir şekilde işini batırmış, âşık olmuş aşksız kalmış, kayıplar üstüne kayıplar, sıkıntılar üstüne sıkıntılar yaşamış. Ve tüm bunlar olurken yanında hep köpeği ve sadece köpeği varmış. Köpeğine bunca bağlılık, bunca yatırım, bunca koruma meğer bu tanıklık meselesinden kaynaklanırmış. Hayatının neredeyse her anını kameraya alan bir çift göz. Olanları gören, hisseden, hatırlayan, ama sözlü ya da yazılı tarihe mal etmeden gözlemlediklerini içinde tutan, konuşmadan... Mahrem bir tanıklık; sadece yaşayan ve gözlemleyen arasında bir çeşit gizli ortaklık. Konuşmadan hissedilen bir gönül bağı, tüm anılarını seninle yaşayan canlı bir varlığa karşı...
Cüce köpekler, dev harcamalarBenim hiç köpeğim olmadı. Aslına bakarsanız, köpek, kedi, balık, kaplumbağa fark etmez, anılarımı kaydedecek, hep yanımda olacak evcil bir hayvanım olmadı hiç. Kedileri zaten oldum olası sevemedim, diğerlerine de açıkçası bakmaya üşendim. Yetmedi bir de evcil hayvan besleyip, besledikleri hayvanlar için neredeyse bir servet harcayan kişileri sürekli eleştirdim. Çünkü anlamadım, anlamazdım...Paris Hilton, Pamela Anderson, Britney Spears, Hilary Duff gibi ünlülerin avuç içlerine, hatta çantalarına sığan bızdık köpekleri için Gucci köpek giysileri, pırlanta kolyeler, en pahalısından köpek bakım ürünleri ve daha neler neler aldıklarını her okuduğumda saçımı başımı yolmak ister, ''tövbe tövbe, bunların da amma canı sıkılıyor, paralarını saçacak yer bulamıyorlar'' diye hayıflanırdım. Sonra bir baktım Business Week bir haber yapmış, bizim Türk gazeteler de hemen üstüne atlamış. Meğer Amerikalılar evcil hayvanları için yılda 41 milyar dolar harcamaktaymış.
Vefalı köpeğe, liposuction hediyeTam, ''aksesuvar niyetine hayvan besleme'' modasının suyunu çıkaran, Paris Hilton olmak için yanıp tutuşan ''enayi Amerikalılar''ı evcil hayvanlarını spaya, masaja, hayvanlara özel butik otellere yolladıkları, obezite ve depresyon ilaçlarına, hatta liposuction ve estetik ameliyatlara maruz bıraktıkları için topa tutacaktım ki, işte bu ''köpeğinin üzerine titreyen acılı adam'' hikâyesini hatırladım.Sanırım özellikle de ünlülerin hayvanlarının bu kadar üzerine titremesi o kadar da garip değil. Çünkü hayatlarının her anını gören, gözlemleyen milyonlarca eleştirel göze karşılık, onları hiç eleştirmeden kişisel tarihlerini kaydeden, onları eleştirmeden ölümsüz hissettiren yegâne varlıkları hayvanları. İşte bu yüzden köpek masajına 90 euro, köpeklerini giydirdikleri cicilere ise 1999 euro harcamak az bile kaçıyor onların gözünde.Estetik ameliyat ve liposuction ise bonus niyetine... Ne de olsa, evcil hayvan dediğin canlı tanıkların en vefalısı. Onlara bu kadar ilgi az bile...
''Bizim Paris'' Helin Avşar köpek alırsa...Ben mi?Ne yapsanız nafile... Vefa mefa anlamam, sebebi ne olursa olsun bir köpeği aksesuvar gibi taşıyacak, üstelik de bu kadar şımartıp servetler harcayacak göz yok bende.''Bizim Paris Hilton'' Helin Avşar�a havale edin siz durumu.Alır yarın bir köpek, giydirir, takar takıştırır, havyar filan yedirir, bolca alkol dopingi sonrası barların tuvaletlerine taşır onu kendisiyle.Hayvan depresyona filan girer diye korkmayın. Artık nasıl olsa ''en tuzlusundan'' depresyon ilacı bile var deli sahiplerin, deliren köpeklerine...Kısacası, siz bakmayın benim ''ama onlar haklı'' filan dediğime...Onca allamadan pullamadan, estetik, ruhsal ve ekonomik yatırımdan sonra... Olur da ''Tek taşımı kendim aldım'' filan demeye kalkan ''nankör'' bir köpeğim olursa bir gün diye... Şimdiden züğürt tesellisi yapıyorum kendime...

Paris Hilton İsyanı

http://img.dailymail.co.uk/i/pix/2007/07_01/iParisHiltonBIG_468x957.jpg

Bilhassa son on yıldır gazetelerin içinden çıkamadığı bir soru var: Magazin mi medya yumurtasından çıkıyor yoksa medya mı magazin yumurtasından? Bizler, insanlar çok istediği için mi magazin yazıyoruz yoksa biz magazin yazdığımız için mi insanlar magazin okuyor?Biz göğüs göbek gösterdiğimiz için mi insanlar göğüs göbek meraklısı hatta bağımlısı oldu? Yoksa göğüs göbek gösterdiğimiz için mi insanların artık başka şeylere bakası kalmadı?Bu magazin-göğüs-bacak-gözetleme sarmalı öyle bir şey ki, "popüler kültür eleştirisi" adlı son derece ciddi bir iş bile popüler kültüre dahil edildi. Bundan üç yıl önce bir yazı yazarak bu endüstriye dahil olmamaya karar verdiğimi yazmıştım. Çünkü eleştiri adı altında artık eleştiri yapanların da popüler kültür şahsiyeti haline geldiğini, güya "laf geçirerek" ünlülerin ününden faydalandığını söylemiştim. İzlenen ve gözetlenen...Prof. Ünsal Oskay ile TV8'de bir programa katılmıştık ve sanırım BBG gibi bir yarışmanın katılımcılarından biri de oradaydı. Bir anda gördüm ki, Oskay ve ben o "izlenen", "gözetlenen" insanlarla aynı platformda konuşuyoruz. En sonunda da BBG evinden canlı telefon bağlantısı yapmak üzere aldığım davet noktayı koydu. Baktım ki aslında bu eleştiri işi de magazin sarmalına eklenmeye neden oluyor, bıraktım. Oysa yıllardır yazdığım yazılar içinde itiraf etmeliyim ki belki sadece onlar en çok okunanlar değildi, ama "banko çok okunan" yazılar popüler kültür eleştirisi yazılarıydı. Bir yazar için o yazarı kesinlikle çok okunacaklar listesine alacak konuları reddetmek kolay bir şey değil. Ama böyle şeylere tamah etmek de insanı başka biri yapıyor nihayetinde, göze alınacak bir risk değil. O popüler kültür eleştirilerini belli bir ideolojik pencereden yazmak bile insanı kurtarmaz, insan kendini sonunda magazin kahramanları arasında buluverir. Koşarak kaçası gelir insanın. Bu, meselenin bir tarafı. Diğer tarafı medyanın magazine isyanı. Hilton haberlerine ambargoGeçen haftalarda Hülya Avşar haberi yapılmazsa memlekette ne tür kalkışmalar, ne tür isyanlar çıkabileceği üzerine matrak bir yazı yazmıştım. Dünyanın en büyük haber ajanslarından Associated Press'in de aklına aynı soru takılmış olmalı ki, geçen günlerde bir hafta boyunca sosyetik güzel olarak kariyer yapan Paris Hilton'la ilgili haberlere ambargo koydular. Denemek istemişler, bakalım kimse soracak mı, merak edecek mi diye. Kimse ne sormuş ne ilgilenmiş. Gazeteciler ve okuyucular, "Ne oldu Paris kızımıza?" diye bir an endişelenmemiş. Ajans, nihayet yaptığı numarayı açıklamış ve böylece aslında ne basının ne de okuyucuların Paris Hilton'a ihtiyacı olmadığını göstermiş oldu. Şimdi mesela bir hafta Türkiye'de de bütün gazeteler birleşip magazin-göğüs-göbek-bacak-dikizleme haberi yapmasa ne olur? Böyle bir deney yapmak için sözleşebilecek, böyle bir ortak hareketi göze alacak genel yayın yönetmenleri var mı acaba? Hiç değilse beş gün bu tür haberler vermeyince tiraj ne olacak diye deney yapacak cesur yürekliler var mı?Star gazetesinde Mehmet Altan geçen hafta bir yazı yazdı. Kendi gazetesinin internet sitesinde, Türkiye siyasi gündeminin en yoğun olduğu günde en çok okunan haberin "göğüs güzeli" başlıklı haber olduğunu yazarak bu duruma küçük isyan etti. Haklı bir isyan. Hele bir gazeteyi biçimlendiren aklı başında yöneticiler için fena halde kahredici bir durum. Ama hâlâ bilemiyoruz Türkiye basını olarak, insanların magazine ihtiyacı mı var yoksa biz onu gösterdiğimiz için mi insanları buna bağımlı, meraklı kıldık? Bunu öğrenmenin tek bir yolu var. Ya halkımız isyan edecek göğüs bakamadı diye ya da bu magazin sarmalından sonsuza kadar kurtulacağız. Denemeye değmez mi ey Türk basınının yöneticileri?

New Paris Hilton sex tape surfaces
'

NAKED and enjoying a bubble bath, Paris Hilton has again made headlines with a controversial new sex tape.
In the video, the Hilton hotel chain heiress jokes about her past experiences with video scandals while she is being taped completely naked.
The tape is believed to have been found in a storage facility after Paris Hilton forgot to pay the rent.

Hilton'un sırrı


'
Bu yıl İstanbul Hilton'un 50. kuruluş yıldönümü... Bu ay el değiştiren Türkiye'nin ilk 5 yıldızlı oteli 1955 yazında 5 gün 5 gece süren gösterişli bir törenle açılmış, açılışa Hollywood yıldızları da katılmıştı. İzleyen yıllarda her gelen önemli konuk orada kaldığından gazeteler özel "Hilton muhabiri" tahsis etmişti.Türkiye'nin ilk paparazzileri oradan yetişti.İstanbul, Hilton zincirinin ABD dışında açtığı 3. oteldi.Şimdiki gençlerin daha çok torunu Paris'i tanıdığı Amerikalı milyarder Conrad Hilton, önemli Avrupa başkentleri dururken, o zamanlar pek de adı sanı duyulmayan İstanbul'a otel açmıştı.Acaba neden?* * *"Hilton'un açılışındaki sır"rı yıllar önce işitmiş, zamanında yazamamıştım. Şimdi Hilton, yarım asrını kutlayıp yeni patronuna hazırlanırken bu ilginç öyküyü paylaşmak istiyorum sizlerle...İstanbul Hilton'un açılışını bir aşk hikayesine borçluyuz.Kahramanımız bir Tatar kızı...Adı "Ja Ja"...Budapeşte'de kalabalık bir ailede doğmuş. O kadar güzelmiş ki daha 13 yaşında Macaristan güzellik kraliçesi olmuş.Ailesinin Türk büyükelçiliğinde "Burhan" diye bir dostu varmış.1930'ların ortalarında savaş kapıya dayanınca aile Burhan'dan Ja Ja'yı Türkiye'ye götürmesini rica etmiş.Ja Ja, kendisinden 28 yaş büyük Burhan'la Türkiye'ye göçmüş.1930'lar Türkiye'sinde orta yaşlı bir adamla alımlı küçük bir kızın beraber yaşaması dedikodulara yol açacağından evlenmeye karar vermişler. Ama Burhan, Ja Ja'ya eşi gibi değil babası gibi davranmış hep...* * *O küçük kızla yıllar sonra Hollywood'da tanıştım.Dünya çapında bir yıldız olmuştu.Artık adı Zsa Zsa Gabor'du.Beverly Hills'deki muhteşem villasında bana Türkiye yıllarını, Atatürk'ü, Matbuat Umum Müdürü Burhan Belge'yi, İsmet İnönü'yü, Mevhibe Hanım'ı özlemle anlatmış, "Mevhibe Hanım'ın küçük oğlu Erdal nasıl?" diye sormuştu."Burhan çok iyi bir insandı. Beni okula gönderdi, dişlerimi yaptırdı, Türkçe öğretti" demişti.Sonra bir gün Karpiç'te Atatürk'le tanışmış, -kendi deyimiyle- "ilk görüşte vurulmuş, o gece onunla dans etmiş ve bir süre sonra da ilişkiye girmişti".İddiasına göre bu ilişki 6 ay kadar, haftalık buluşmalarla sürmüştü.Ben, verdiği bilgilerin biraz hayal koktuğunu söylediğimde hatırladığı kadarıyla buluştukları köşkü ve içindeki eşyaları tarif etmeyi denemişti.Muhtemelen Atatürk, kendisine hayran bu küçük kızdan, eve gelip giden muhaliflere ve kendisi hakkında söylenenlere dair bilgi alıyordu.Atatürk ölünce o da boşanmış ve 1939'da Türkiye'yi terk etmişti.* * *Söyleşimiz boyunca Atatürk'ü övdü bana..."Onu nasıl tanımlarsınız?" dediğimde alışılmadık üç sözcük sıraladı:"Maço... maço... maço..."Asıl ilginç itiraf şuydu:"Daha sonra evlendiğim bütün kocalarımda onu aradım".Az da değil, ben gittiğimde 8. kocasıyla evliydi.Geldik yazının başlığındaki sırra...Gabor, cebinde Türk pasaportuyla Amerika'ya gittikten sonra ünlü otel zincirinin sahibi Conrad Hilton'la tanıştı. 1942'de evlendiler. Söz, yine Gabor'da:"Hâlâ Türk vatandaşıydım. Türkiye'ye hayrandım. Conrad ise haritada İstanbul'un yerini bile gösteremezdi. 'Türkiye'yi tanımalısın, İstanbul'a bir otel açmalısın' diye beynini yedim. Ve sonunda kabul ettirdim".Zsa Zsa ve Hilton 1946'da boşandılar.Ama Türkiye bir otel kazandı.Hilton muhabirleri, otele gelen Hollywood yıldızlarının aşk hikayelerini yazarken otelin temelindeki asıl aşk hikayesini atladı.85'lik Gabor bugü

Kim Paris Hilton olmak ister?
http://www.geelongadvertiser.com.au/images/uploadedfiles/editorial/pictures/2007/11/19/new-paris-hilton-sex-tape-bath.jpg

Paris Hilton nişanlandı. "Yoksa evlenip evinin kadını mı olacak?" diye 72 millet tüm dünya endişeli şimdi. Paris'in tahtına varis aranıyor

Pembe kürkleri, lüzumsuz takıları, altına don giymediği minicik elbiseleri... "Sırf gazeteciler frikik yakalıyorlar diye iç çamaşırı giymem mi lazım?" diye soruyor. Ev pornoları internette dolaşıyor. Bundan pek rahatsız görünmüyor. "Pornoyu erotizmden daha dürüst buluyorum" diyor. Ama bir sexshop'ta pornolarına rastlayınca ortalığı birbirine katıp kendi kasetlerini toplayıp, parasını ödemeden basıp gitmekten çekinmiyor.Bu pornolardan birinde, benim izlediğim kısımda, sevişirken sevişmekle o kadar az ilgileniyor ki, bir ara cep telefonuyla konuşuyor! Ama her nasılsa bu arada "çok gürültülü seviştiği gerekçesiyle" bir otelden kovuluyor. "Nasıl Mirasyedi Olunur?" diye bir kitabı var. Ama dedesinin otellerinin açılışına katılmak için bile para istiyor. Modellikten sunuculuğa, 200 bin dolar veren herkesin partisinde 20 dakika görünmekten oyunculuğa bir sürü iş yapıyor. Bir filmde rol kapınca "Mutluyum ama biraz üstüm başım kirlenecek" diyor.Cep telefonu hack'leniyor ve cep'inde kayıtlı birçok ünlünün telefon numarası "Üzgünüm kaltak, hack'lendin" notuyla birlikte internete düşüyor."Bu gazeteye Paris Hilton giremez"Çok fazla insan onun sadece ve sadece bir "rich bitch / zengin kaltak" olduğunu düşünüyor. Bu yüzden Türkiye'de bir gazetenin yönetimi "En azından bir hafta boyunca onun tek bir haberi bile girmeyecek bizim gazeteye" diye karar alıyor.Bazıları onun hiçbir şey yapmadığını düşünüyor ve buna rağmen bu kadar popüler olmasını çok saçma buluyor.Bir şey yapmamak mı? Ya bir gün gerçekten hiçbir şey yapmazsa?Paris Hilton nişanlandı. Nişanlısının ona aldığı yüzüktü, evdi derken, "Yoksa evlenip evinin kadını mı olacak?" diye 72 millet tüm dünya endişeli. Türkiye'de bile bir haftalık dergi, onun yerini kim dolduracak diye telaş edip dünyaca ünlü sosyetik güzeller listesi yayımladı. Bu esnada NBC'de yeni bir yarışma programı başlıyor: "Hilton Olmak İstiyorum". Paris Hilton'ın annesi tarafından belirlenecek 14 taşralı kız New York'a gelecek, ceplerine 200 bin dolar konulup sosyeteye takdim edilecek. Kim kendini daha çabuk kabul ettirirse yarışmanın galibi de o olacak. Hiç şaşırmayacağınız üzere, bu yarışma formatının da Türkiye'ye getirilmesi planlanıyor. Sosyete partisinde bir telekızParis Hilton -en basit tabirle- enteresan biri. Onda bir yanlışlık var, bir terslik... Ve bilirsiniz işte, böyle bir yanlışlık hissi verenler, kafalardaki hiçbir şablona uymayanlar enteresandır. İnsanda merak, izleme hissi vesaire yaratır. Gülse Birsel mesela, Cannes'da bir davette "pencereli, yırtmaçlı, mayoya benzeyen, ucuz görünümlü, 'açık saçık' bir elbise" ile "o zaman moda olmayan ve yine son derece basit görünen platformlu travesti ayakkabıları" giymiş, "kafada porno oyuncularını andıran deri bir kasket, elde sigara" bir kenarda dikilip duran Paris'i, ta ki bir ödül için sahneye davet edilene kadar "Herhalde birisinin alıp getirdiği bir tür telekız" sandığını yazıyor (Sabah, 15 Mayıs). Ama işte bir davette, o kadar kişi içinde, onu görüyor, ona bakıyor, onun hakkında yorum yapıyor. Varsın, telekız sansın. Son dönemdeki döpiyesli halini bir kenara bırakırsanız eğer, Madonna'yı da gördüğünde tanımasa insan, kolayca bir telekız zannedebilirdi. Courtney Love, keza öyle."Kaltak gibi" görünmek dışında bir özellikleri daha var ama: Kudretli kadınlar onlar. Özgürlüğünü (ve özgünlüğünü) ilan etmiş kadınlar.İyi kızlar cennete doğru yol alırken, yaşadığı müddetçe her yere gitmeyi göze alabilecekleri izlenimi veren "kötü kızlar"... Bu yüzden bu kadar enteresanlar.
* * *Şimdi tekrar sorayım:Paris Hilton ya bir gün gerçekten hiçbir şey yapmazsa?Merak etmeyin, en kötü ihtimalle Madonna gibi Kabala'ya merak salıp çocuk kitapları yazar.


Paris Hilton Nasıl Kurtulur


5 Haziran'da alkollü araç sürdüğü gerekçesiyle 45 gün hapis cezası başlayacak olan Paris Hilton, hapse girmemek için internetin avantajlarını kullanmaya çalışıyor.

En son olarak bir hayranının, California Valisi Arnold Schwarzenegger'e itafen online bir imza kampanyasına link veren Paris Hilton, hayranlarını 12.000'den fazla imzaya ulaşan kampanyaya çağırıyor. Kampanyada bir çok ünlünün çok daha kötü şekilde yakalandığından ve ceza almadıklarından yakınırken, Paris Hilton'un "Renksiz hayatlarımıza bir güzellik getirdiği" iddia ediliyor.

California valiliği henüz bu imza kampanyasını değerlendirmese de, Paris Hilton'un hapis cezasının değişmeyeceğine kesin gözüyle bakılıyor. Hatta hapis cezasını desteklemek için bir başka kampanya başlatılmış bile.

Ünlülerin gözlükleri
http://www.chip.com.tr/images/content/20061224233835.jpg
Yazın vazgeçilmezi olan güneş gözlükleri, gözleri güneş ışınlarından korumanın yanı sıra çeşit çeşit çerçeveleri, renk renk camları ile kıyafetlerin tamamlayıcısı, şık birer aksesuvar olarak da karşımıza çıkıyor. Özellikle Victoria Beckham, Paris Hilton gibi ünlüler, gerek alışverişte, yürüyüşte gerekse plajlarda son moda gözlükleriyle oldukça dikkat çekiyorlar.
Victoria Beckham ve Jessica Simpson büyük siyah camlı gözlüklerden vazgeçemeyenler arasında. Moda ikonu olarak anılan Victoria Beckham her gittiği yerde siyah gözlükleriyle objektiflere yansıyor.
Paris Hilton ise 2007 yazının modası renkli çerçeveli gözlükleri ile plajlarda boy gösteriyor.Hiltonun kırmızı, beyaz ve iri çerçeveli kahverengi gözlükleri de ilgi çekiyor.
Kemik, beyaz ve kahve tonlarındaki gözlükler çoğu ünlünün tercih ettiği modeller arasında. Ünlü şarkıcı Rod Stewartın kızı model ve oyuncu Kimberly Stewartın kalpli; ''Örümcek Adam''ın güzel yıldızı Kirsten Dunst ile ''Black Eyed Peas'' grubunun üyesi Fergienin beyaz çerçeveli gözlükleri beğeni topluyor.
''Edie'' isimli filmiyle gündeme gelen Sienna Miller ise tercihini kırmızıdan yana kullanıyor.
Ünlü model Elle MacPhersonn klasikleşen ''aviator'' tarzı gözlükleri ise geniş renk ve boyut yelpazesiyle, herkesin gözdesi haline geldi.

Hiltonun kopyası yarı çıplak....


PARİS HİLTON'A MÜTHİŞ BENZERLİĞİ İLE ÜNLENEN NATALİE REİD, KATILDIĞI TELEVİZYON PROGRAMINDA BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ.
Saçını, makyajını hatta başındaki eşarbı ile birlikte Paris Hilton'un bire bir taklidi olan Natalie Reid, giydiği yarı çıplak yeşil elbisesiyle bol bol poz verdi.Realty Şov'da Paris'e benzemekten çok memnun olduğunu söyleyen Reid, 'Sokağa çıktığımda insanlar beni Paris Hilton sanıp imza istiyor. Gittiğim yerlerde herkes ilgi gösteriyor' dedi.

'Galaport'a da talibiz'


İRixos Hotels Başkanı Fettah Tamince, Hilton'un yanısıra Galataport projesine de talip olduklarını açıkladı

Rixos Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Fettah Tamince, Galataport projesine talip olduklarını açıkladı. Türkiye'nin en önemli projelerinden biri olan Galataport'un ihalesine gireceklerini belirten Tamince, "Galataport projesi çok yönlü bir proje. Biz de projenin 23 Ağustos'taki ihaleye bir ortak ile birlikte teklif vereceğiz. İki 5 yıldızlı otel, residence'lar, butik alışveriş merkezleri, 1 kilometrelik marina ve müzeden oluşan projenin tamamına talibiz"dedi. Lüks seyahat gemileri ve zengin turistleri İstanbul'a çekmeye yönelik 'Galataport Projesi, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nca (ÖİB) yap-işlet-devret modeliyle ihaleye çıkacak.Bir ay önce ihaleyle Konya Hilton'u satın aldığını da açıklayan Tamince, İstanbul Hilton'un bugün son tekliflerin verileceği ihaleye gireceklerini belirtti. Rixos'u çeşitlendirmek amacıyla şehir otelciliğine de yoğunlaşacaklarını aktaran Tamince, "Hilton İstanbul'a talibiz. Fiba Holding Yönetim Kulu Başkanı Hüsnü Özyeğin'le birlikte teklif vereceğiz" dedi. İstanbul Hilton'un ilgi çeken ideal bir proje olduğuna dikkat çeken Tamince, "İstanbul göbeğinde 70 dönüm bir arazi var. Sadece bu özellikleri için otele ilgi gösteren gruplar bulunuyor. Biz realist bir grubuz. Rakamlar gerçekçiliğini kaybettiği noktada, sırf almış almak için almayacağız. Ama bu şekilde alacak olan gruplar vardır. Çünkü bizim grubun belirli bir büyüme stratejisi mevcut ve bu stratejiyi bozacak herhangi bir yatırım yapmam. Örneğin Chicago Hilton satılık, 30 milyon dolara peşin verip 30 yıl vadeli alabiliriz ya da Paris Hilton'u. Ama İstanbul'da bu rakamların çok çok üzerine çıkılacağına eminim. Ancak bu durumda ben almam" diye konuştu.Hormonlu büyüme"Turizmin büyümesi hormonlu bir büyüme" diyen Tamince, bu tip büyümenin kendisini terörden daha fazla korkuttuğunu dile getirdi. Tamince, "Planlı büyümüyoruz. 2030 - 2040 vizyonu iyi belirlenmeli turizm yasası çıkmalı. Toplam bir tanıtım bütçesini yönetebilmeliyiz. Örneğin Antalya bölgesine 2 bin futbol takımı geliyor. 10 milyon dolarlık bir kupa primi koyarsak, Real Madrid de Chelsea da oynar. 200 bin seyirci gelir, doluluk artar" şeklinde konuştu.

Annesine bak kızını al

http://chadmuska.org/images/chad-muska-paris-hilton/paris-hilton04.jpg
Paris Hilton, Lindsay Lohan ve Britney Spears gibi çılgın medyatiklerin anneleri kızlarının ya parasından ya şöhretinden pay almaya pek hevesliler


Hollywood'un zengin, ünlü ve problemli kızları dendiği anda akla gelen üç isim var: Paris Hilton, Lindsay Lohan ve tabii ki Britney Spears.
Özellikle 2007'de, Hollywood'un bu çılgın kızlarının anneleri de en az kızları kadar basında yer buldu.
Geçtiğimiz günlerde Life&Style dergisinin kapağını Britney ile annesi Lynne'in resimlerine iliştirilmiş "Senden Nefret Ediyorum Anne!" başlığı süslüyordu. 28 Haziran'da Britney annesine oğullarından uzak durmasını söylediği bir mektup vermişti.
Sorunlu kızıyla "hayatını yaşadığını" gösteren fotoğrafları sıkça basında yer alan Dina Lohan'a gün aşırı reality şovlardan birinde rastlamak mümkün. Dina, Star dergisine bütün sorunlarını dinlediği Lindsay'in arkadaşlarının kendisine "beyaz Oprah" dediklerini söylemişti.
Bir de Paris'in annesi Kathy Hilton var. Paris cezaevinden çıktığında annesi saçı yapılmış ve makyajlı bir şekilde kameralar eşliğinde onu almaya gelmişti. Kathy Hilton yakın plan çekimler için hazırdı.
Bu kızların ortak noktaları sorunlu çocuklukları.
Bu anneler diğer annelerden farklı. Problem yaratan anneler, çocuklarının hayallerini gerçekleştirmelerine gönüllü olanlar. Ama hangi hayaller? Ve kimin hayalleri?

Kathy Hilton: "Sen Marilyn Monroe'dan, Prenses Di'den de ünlü olacaksın!"

Kathy Hilton çocukluklarından beri kızlarına zengin biriyle evlenmeleri gerektiğini değil, bunun hayatlarındaki amaç olduğunu öğütlemiş bir anne. Kathy 1981'de Paris'i doğurdu. Bebekliğinden itibaren Kathy ve annesi melek gibi güzel olan bu kıza Marilyn Monroe ve Prenses Diana'dan bile büyük bir isim olacağını söyleyip durdular.
Paris Hilton çocukken veteriner olmak istiyordu ancak istediği kadar hayvan satın alabileceğini öğrendiğinde bundan vazgeçti. Paris'in kariyeri çocukken anne ve babasının verdiği sosyete partilerinde masaların üzerindeki danslarıyla başladı.
Kısa bir süre önce Kathy, kızının şöhretinden faydalanmak için "lüks Kathy Hilton yaşam tarzını vaat eden" kendi kozmetik markasını çıkardı.
Lindsay Lohan'ın annesi Dina'nın ise lüks hayat tutkusu ve görünme isteği basında çıkan fotoğraflarından açıkça anlaşılıyor. Artık annesi olduğunu bilmeyen kalmamıştır ama Dina, Lindsay'in asistanı olarak bilinmek istiyor. Hayatına musallat olan eski kocasının sürekli suça karışan ve başa bela bir adam olduğu düşünülürse Dina'nın kızının şöhreti üzerinden biraz ekstra para kazanması Kathy Hilton'un hırslarından daha anlaşılabilir bir şey olsa gerek.

Paris Hilton silikon mu taktırdı?

http://www.milliyet.com.tr/2007/03/13/son/resim/paris.jpg

Hilton otellerinin varisi Paris Hilton, önceki gece gittiği bir gece kulübünde "irileşmiş" göğüsleriyle dikkat çekti. Göğüs ölçülerinin küçük olduğu bilinen Hilton'ın bu halini görenlerden bazıları magazin yıldızının göğüslerine silikon taktırdığını, bazıları ise göğüslerini büyük ve dik gösteren bir sutyen giydiğini söyledi. Hilton, silikon iddiaları hakkında yorum yapmadı. Çılgınlıklarıyla tanınan 25 yaşındaki Hilton'ın üstsüz görüntüleri ve eski erkek arkadaşıyla çektiği amatör seks videosu daha önce internette yayımlanmıştı.

Paris Hiltonın yolundan gitti

http://www.milliyet.com.tr/2007/03/13/son/resim/paris.jpg

Son zamanlarda hamileliği ile gündeme gelen Nicole Richie, Paris Hilton gibi Lynwood Hapishanesinde yatmayı tercih ettiğini ifade etti. Uyuşturucu aldıktan sonra araba kullanırken yakalanan ve 4 günlük hapis cezasının kamu hizmeti cezasına çevrilmesi için hamileliğini bahane eden Richie, 90 saatlik hapsin yanı sıra 2.048 dolar para cezasına da çarptırıldı. Nicole Richienin, Lynwoodu tercih etmesinin sebebi çok daha rahat imkânlara sahip olması. Örneğin Richie, hapishaneye gece geç saatte giriş yapsa bile, tüm gün boyunca hapishanede yatmış sayılacak.

Partiden önce partiden sonra
http://www.netkurd.org/wene/hiltonbirtney.jpg
Hapishane günlerinin ardından gece hayatına hızlı bir dönüş yapan Paris Hilton, Emmy ödül töreni sonrası verilen partide zor anlar yaşadı. Topukla ayakkabılarıyla yürürken bir anda dengesini kaybeden 26 yaşındaki yıldız çevresindekilerin yardımıyla ayakta durabildi. Öte yandan Londradaki moda şovuna vintage bir Dior bir elbiseyle gelen top model Kate Mossun gecenin sonundaki görüntüsü herkesi şaşırttı. Alkolün dozunu fazla kaçıran ünlü model Moss geceden birçok yerinden sökülmüş Dior elbisesiyle ayrıldı.

Ünlüler marketi boşalttı
http://www.hurriyetusa.com/haberler_foto4/paris_hilton_31.jpg

Hollywood yıldızları objektiflere alışverişte yakalandı

Angelina Jolie

ürünleri incelerken oğlu Pax alışveriş arabasında tur atıyor.

Paris Hilton

Hapiste geçirdiği 23 günün ardından market alışverişini kendisi yapıyor.

Mary Olsen

Market alışverişinde de topuklu ayakkabıdan vazgeçmiyor.

Naomi Watts

Telefonla ihtiyaç listesini kontrol ediyor.

Nicole Richie

Bebek bekleyen Nicole Richie�nin alışverişi iki kişilik.

Britney Spears

Arabayı fast food yiyeceklerle doldurmuş.

Victoria Beckham

Victoria Beckham bu kez giyim değil mutfak alışverişinde.


Eva Longoria


Geçtiğimiz aylarda evlenen Eva Longoria alışveriş turunda

paris hilton washing a car in burger commercial sexy paris hilton on couch with stockings